GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA ASAYİŞ EKONOMİ SAĞLIK YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ DÜNYA SPOR MAGAZİN RÖPORTAJLAR

İzmir’de 62 yıl boyunca binlerce hükümlüye ev sahipliği yapan Buca Cezaevi’nin yıkımından sonra yerine rant için betonlaşma olacağı konusu gündeme geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bu konuda önemli bir uyarıda bulundu. Soyer sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Buca Cezaevi'nin yıkımı tamamlandı. Mevcut planlardaki yeşil alan miktarının azaltılarak inşaata alan ayrılmaya çalışıldığını görüyoruz, yapmayın. İzmir'in en büyük ilçesi Buca'nın betona değil yeşile ihtiyacı var. Burasının yeşil alan olması için her türlü işbirliğine hazırız” ifadelerini kullandı.

Player yükleniyor...

İzmir’de 62 yıl boyunca binlerce hükümlüye ev sahipliği yapan Buca Cezaevi’nin yıkımından sonra yerine rant için betonlaşma olacağı konusu gündeme geldi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de bu konuda önemli bir uyarıda bulundu. Soyer sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Buca Cezaevi'nin yıkımı tamamlandı. Mevcut planlardaki yeşil alan miktarının azaltılarak inşaata alan ayrılmaya çalışıldığını görüyoruz, yapmayın. İzmir'in en büyük ilçesi Buca'nın betona değil yeşile ihtiyacı var. Burasının yeşil alan olması için her türlü işbirliğine hazırız” ifadelerini kullandı. ŞEHİR PLANCILARI ODASI DA UYARMIŞTI Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesinden yapılan açıklamada Buca Cezaevi’nin yerine ticaret merkezi değil, tarihsel geçmişine uygun kamusal kullanım planı yapılması gerektiği belirtildi. Açıklamada, “Kente, kentlilere ve doğaya karşı sorumluluğu olan TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi olarak, Buca Cezaevi`nin kaldırılmasıyla ortaya çıkan alana yönelik kullanım kararlarının yapı ve trafik yoğunluğunu artıracak kullanımlar yerine tarihsel geçmişi ile bütünlük içerecek şekilde kamusal bir kullanım kararına dönüştürülmesi konusunda her türlü katkıyı koymaya hazırız. Bu kapsamda, söz konusu alanın toplumsal hafızamızdaki yeri, Buca İlçesindeki mevcut yapı yoğunluğu ve kamusal alan yetersizliği dikkate alındığında, bu alanın nitelikli bir kamusal mekâna dönüştürülebilmesi konusunda sorumluluğu bulunan kurumların sergilediği “ben yaptım oldu” şeklindeki yaklaşımlar yerine, meslek odaları ve akademi başta olmak üzere ilgili tüm kesimleri dahil edecek katılımcı bir süreç işletilmelidir” ifadeleri dikkat çekti.