Egeli Gazete

Yılmaz Özdil, MB Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın 2001'de nasıl manşet haber olduğunu anlattı

Özdil, Hafize Gaye Erkan'ın gazetenin 1. sayfasında haber olduğunu, babası Erol Erkan'ın ise Türkiye'deki liyakat sorunu ve torpilden şikayetçi olduğunu kaydetti
Yılmaz Özdil, MB Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın 2001'de nasıl manşet haber olduğunu anlattı
Haberler / Güncel
23 Ocak 2024 Salı 11:47

Gazeteci Yılmaz Özdil, bugün Youtube kanalında yayınladığı videoda Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın 22 yıl önce çalıştığı gazetede nasıl haber olduğunu anlattı.

Hafize Gaye Erkan'ın gazetenin 1. sayfasında haber olduğunu belirten Özdil, Erol Erkan'ın ise Türkiye'deki liyakat sorunu ve torpilden şikayetçi olduğunu kaydetti.

Erol Erkan'ın o yıllarda kızıyla ilgili gazeteyi aradığını söyleyen Özdil şunları anlattı:

Haber böyle başlamıştı.Babası gazeteye telefon etmişti. Mevzu da eğitim olduğu için eğitim muhabirimize bağlamışlardı. Çok öfkeliydi baba. "Size güveniyoruz, size ediyordu sadece sizin gibi gazetecilere güveniyoruz" böyle demişti. Hırslı bir baba. Bazı babalar vardır. Böyle çocuklarının başarısını kendi başarıları olarak görülen çocuk böyle. 50 yaşına da gelse sanki hala ilkokulda ki çocukmuş gibi davanın da falan çocuk adına falan konuşur.  Tabi işte öyle bir baba öfkeyle gazeteyi aramış ve telefonda anlatmıştı. Kızının Boğaziçi üniversitesi'nden ve onur derecesiyle mezun olduğunu ama ücret bile almadan yani bedava staj yapacak şirket bile bulamadığını söyledi. Çocuk dereceyle bitirmiş ücret almadan ben bir be bir staj yapayım diyor. Şirket bulunmuşlar. Torpil yaptırmadıkları için Türkiye deki bütün kapıların hızının suratına kapatıldığını söylemişti o baba.

Aslında kendisi de mühendisliği, baba hali vakti yerindeydi. Bağdat Caddesi'nde oturuyorlar. Çevresi çok genişti ama idealist bir insan kendisini böyle tanıtıyor. Idealist bir insan gazeteye yazın kardeşim diyordu telefonu. Torpil türkiye'nin utancıdır diyor. Torpille liyakatın önüne geçiyorlar diyordu. Imkanım olmasına rağmen kızıma torpil yaptırmayacağım diyor. Kızımın başarısını ezerek torpille staj yeri bulmayacağım diyor. Baba idealist başka 100 yüze görüşmek istiyor.

Muhabirimizde otomobili atlamış Bağdat Caddesi ndeki evlerine gitmiş. O başarılı genç kızımız, gazeteye telefon eden babası ve annesiyle danışmıştım. O haberimiz genç kızımız böyle bavulunu toplamıştı. ABD ye gidiyordu artık ama bu yaşadıklarını gazeteyi anlatmak istiyordu. Kimsenin yanına bırakmak istemedi. Kırgındı.
"Türkiye'de hayal kırıklığına uğradım, devlet bana sahip çıkmadı" diyor. "Bedava staj başvurumu şirketler reddetti. Ne bir türk şirketi, ne bir yatırım kuruluşu türkiye'de bana sahip çıkmadı" diyor. "Ingiltere'de bir yarışmaya katılmak istedim. 300 dolarlık uçak biletinin parasını bile bulamadım. Kimse sponsor olmadı. Bavulumu hazırladım. Günlerce ağlayarak bekledim. Kimse sponsor olmadı, sahip çıkan olmadı" diyor. "Türkiye de doktora yapmak istedim ama hep birilerinin yakınlarına öncelik tanıyorlar üniversitede" diyordu. "Bu insan kayırmacılığına son vermek için ülkeme hizmet etmek için bir gün mutlaka geri döneceğim" diyor. Yani doğrusunu isterseniz gereğinden fazla para konuşan bir aile.

Mesela Bağdat caddesi'nde oturmalarına rağmen 300 dolarlık uçak parasını niye illa başkasını ödetmek istiyorlar? Bundan hiç bahsediyorlar. Evim var bana ver paranı git kardeşim. Hayır sponsor. Hangi türk şirketlerine bedavası da için başvurduklarını, hangilerini reddettiğini söylemiyorlar. Hangi türk üniversitelerine doktora yapmak için başvurduklarını, hangi üniversitelerin kabul etmediğini söylemiyorlardı. Genel böyle bir torpil tablosu çiziyorlardı. Liyakatsiz de başı liyakatsizlikle başa çıkamadığımız için ABD ye gitme gurbete gitmek zorunda kalıyoruz diyorlar. Hem devleti hem türk şirketlerini hem türk üniversitelerini şikayet ediyorlar. Gazete aracılığıyla o zaman türkiye'nin en çok okunan gazetesi aracılığıyla bunların hepsini toplum nazarında afişe etmek istiyorlar. Gereğinden fazla para konuşan bir aile ama torpil kavramı her zaman türkiye'nin kangrenidir. Liyakatsizlik her zaman bu ülkenin hastalığıdır. Dolayısıyla en azından liyakatsizlikle mücadele edebilmek adına torpille kayırmacılıkla falan mücadele edebilmek adına bu kızımızın durumunu haber yaptı.

Birinci sayfaya fotoğraflı manşet yaptı. 2001 yılı hala arşivlerde duruyor. Star gazetesinde birinci sayfaya türk öğün, çalış, güvenme güvenme başlığıyla manşet yaptı. Manşetin iç sayfadaki devam bölümünde de gazeteyi o telefon eden idealist babasının fotoğrafını kullandı. Sonra ben star gazetesinden ayrıldım ama orada kalan arkadaşlarımız haberin peşini bırakmadılar. Fikri takip yaptılar. Gerçekten gitti mi falan baktılar. 4 yıl sonra yine manşet yaptılar. O kızımızı o kızımız gerçekten önüne ki doktorasını tamamlamıştı. Ayda 15 bin maaşla işe başlamıştı helal olsun başlığıyla yeniden manşet yaptılar. Helal olsun.

Hikayenin mutlu sonla bittiğini zannediyorduk ama aslında bitmemişti, hatta yeni başlıyordu. O manşet yaptığımız genç kızımız Türkiye hizmet etmek için geri geleceğim falan diyordu ama gelmedi. Goldman sachs'ta işe başladı, yıllarca orada çalıştı, sonra bir bankaya girdi, o bankada yükseldi, yükseldi ceo oldu. Yıllarca o bankadan da ayrıldı. Hatta o banka sonra battı o bankadan ayrıldı. Mücevherci tifani de yönetim kurul üyesi oldu. Oradan da ayrıldı Türkiye Cumhuriyet Merkez bankası başkanı oldu. Evet 2001 yılında bizim lastiğe telefon edip devleti ve Türk şirketlerine öfkeyle şikayet eden o hırslı baba. Hafize gaye erkanın babasıydı.

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR


   Bu haber henüz yorumlanmamış...

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER ASAYİŞ YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2024 Egeli Gazete