Halil Çıkrıklar’ın “Bir Amatörün Yazma Tutkusu” kitabını ele alıyoruz bu yazımızda. Yeni yayımlandı, Mayıs 2024’te, dumanı üzerinde. Sonçağ Yayıncılık tarafından 978-625-6705-91-3 ISBN numarasıyla Ankara’da basılmış. Kapak fotoğrafı bir kalem. Kitap kalem kombinasyonu daha iyi olurdu sanki. Elimdekini, yazara imzalatmıştım. 205 sayfalık eser iki bölümden oluşuyor: “Yazarlık Yolculuğum” başlığı altındaki 60 sayfalık birinci bölüm ve “Yazma Rehberi” adlı 145 sayfalık ikinci bölüm.
Yazar, 1972 Manisa doğumlu, halen Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyor. 2023 yılında Profesör olan Çıkrıklar, bilimsel yayınlarının yanı sıra edebiyat dünyasına bu kitapla birlikte dokuzuncu eserini kazandırmıştır. Hekimlikle birlikte sürekli yazıyor yani. Kitabın adına bakıp aldanmamak gerek hani. Amatörlükten kastı gönül vererek çalışması olmalı, bir de tevazusu kuşkusuz.
Kitabın yazılma amacı ön sözünde yer alıyor: “Okumak hayatımdaki en güzel etkinliklerden biriydi, ta ki bir şeyler karalamaya başlayana kadar. Okumak güzeldir, ama ondan hoş olan da yazmaktır.” Tutkuyla isteyen, bedelini ödeyen ve yeterince zaman ayıran herkesin yazabileceğini ifade etmektedir yazarımız burada.
Edebiyat alanındaki bu eser, yazmaya heveslenen, içinde yazmayla ilgili kıpırtılar barındıran herkesi motive etme amacı gütmüş. Kitabın başlığındaki tevazu tüm satırlara yayılmış. Yazar, okurunu bilgilendirirken, bilim insanı kimliğinin kendisine verdiği alçak gönüllülükle bezemiş tüm sayfaları. Sağlam argümanlara dayadığı görüşlerini sanki bir deneme üslubuyla, iddiasız, sade, basit bir dille kaleme almış. Okurken “ne var bunda, bunları ben de yazarım,” dedirtmektedir. Ama yüzlerce eseri okuyup da böyle bir tevazuuyla yazamazsınız asla! Sanat da bu değil midir, sanatçı da bu demek değil midir? Bunu, ben de yapabilirim dedirtmek!
Yararlandığı başvuru kaynaklarından tek tek notlar almış, potansiyel yazarlara “hap” niteliğinde bilgiler enjekte etmiştir, cerrah titizliğiyle. Teoriyle boğmamış okuru, pratikte nasıl bir yol izleneceğine yönelik bilgiler paylaşmıştır. Konuları açıklamış, sonra da kendi deneyimlerinden hareketle, yazmakla ilgili pratikler sunmuştur. Sonuçta bir başvuru kaynağı oluşturmuş, amacına da ulaşmış gözükmektedir. Eserde zayıf yan bulamadık. Her bir paragraf, “ben daha güçlüyüm” diye haykırmaktadır.
İlk bölümünde kendi yazarlık serüvenini paylaşıyor, adı da Yazarlık Yolculuğu. Konuyla ilgili yazarlardan ilginç öyküler, alıntılar aktarmış. Nasıl yazar olunur sorusunun yanıtını ortaya koymuş. Bir yazarın kitaplarla, filmlerle beslenmesi gerektiğinin, mutlaka kendini geliştirmek zorunda olduğunun altını çizmiş. Yazar adaylarına konuyla ilgili kitap tavsiyelerinde bulunmuş, açıklamalarıyla birlikte yazarlık serüvenlerinin işlendiği film önerilerini aktarmış. “Yazma Kılavuzları” başlığı altında referans isimler ve eserlerini okuruyla paylaşarak onları yüreklendirmeyi hedeflemiştir.
İkinci bölüm yazmayla ilgili derlediği bilgilerden oluşan Yazma Rehberi. Yazar burada alanla ilgili okuduğu kaynaklardan bin sayfayı aşan bir dosyanın özetinin özetini sunuyor. Yazmaya başlamayı, yazma yeteneğini, esin kaynağını/kaynaklarını, yazmakla ilgili motivasyonları tek tek ortaya koyuyor. Bununla yetinmiyor, imlâdan bahsediyor, yazım, noktalamayla ilgili uyulacak kuralları da paylaşıyor özet olarak. Öyküden, romandan, denemeden, mizahtan vb. bahsederek yazma yolculuğuna çıkacakları, bilgi bombardımanına tutuyor.
Yazma sürecini başından sonuna ele alıyor, redaksiyondan başlıyor, editörün işlevlerinden çıkıyor. Özetle bir kitabın ilk sözcüğünü yazmaktan başlayarak yayınlanma, kitapçı raflarında yer almasına kadar ele alıyor. Yani, yazmak için klavyenin başına geçip ilk tuşa basmaktan başlayıp, eserin okura ulaşma sürecini ayrıntılarıyla anlatıyor.
Sade, duru bir dil kullanarak kaleme alıyor eserini. Temel kavramları, terimleri basitçe ama etkili bir biçimde açıklıyor, sohbet üslubuyla hedef kitleye iletiyor. Kısa paragraflarla okumayı daha da kolaylaştırıp akıcılığı sağlıyor.
Yazım kurallarından ve noktalama işaretlerinden de bahseden, yazmanın ABC’i olarak değerlendirdiğimiz bu eser, ortaokul Türkçe öğretmenlerinin ve lise Edebiyat öğretmelerinin öğrencilerine başvuru kaynağı olarak salık vereceği bir başvuru kitabı niteliğindedir. Sadece yazma yolculuğunun başındakilere değil, tüm kalem emekçilerine tavsiye ediyoruz naçizane. Bu konuyla ilgili yazacağı bir sonraki eser, örnek metinlerin işlendiği öykü, roman türündeki atölye çalışmalarının bir derlemesi olabilir.
Kitabın birkaç bölümünde alıntıladığı Julia Cameron’un “Sanatçının Yolu” benim de başladığım, henüz bitiremediğim bir eser. Kendime ders çıkarıyorum: Kesinlikle bitirmem gerek! Anlatılanları da uygulamam…
“Eleştiri” başlığı altındakileri –özellikle- herkes okumalı. Yazma serüveninin başındakiler de, yazarlar da, okurlar da, anne babalar da, çocuklar da, din insanları da, siyasetçiler de… Herkes ama herkes!..
Yazarlık cesaret işi! Başkası başarabildiyse ben de başarabilirim. Yazar bu kitabı benim için yazmış, dedirtiyor. Ben bir eser, kalıcı bir eser bırakabilir miyim, tereddüdünde olanlara, “Ne duruyorsun, hadi yaz!” diyor, her sayfasında.
Kitap sona erdiğinde ve son sözü okurken, “Neden bana ait bir kitap da raflarda olmasın?” diye düşünmedim değil.
Nihai hedefimiz mutluluksa, ne zaman daha mutlu oluruz…
Hayatta başarılı ve mutlu olmanın bir yolunun da başkalarının tecrübelerinden yararlanmak olduğunu öğrendiğimiz zaman.
-------------------------------
27.05.2024
Namık BUDAK
Sayfa başına git
GÜNCEL