Egeli Gazete
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Eylem Tok ve yeni “annelik” çağı
Efsun Erbalaban Yılmaz
YAZARLAR
20 Haziran 2024 Perşembe

Eylem Tok ve yeni “annelik” çağı

Anne olduğumda 3 gün gözümü kırpmamıştım, bebeğimin nefes alabilmeyi öğrenmesi zaman almıştı, o süreci atlattığından emin olana dek hiç uyumadım.

Bir daha bu kadar uykusuz kalabileceğimi hiç sanmıyorum.

Soma’daki maden faciasında gazeteci olarak görev yaptım. Aylar boyu 05.00- 06.00’da İzmir’deki evimizden çıkar, gece saat 02.00-03.00’te geri dönerdim. Kızımın ev düzeni bozulmasın, bir eksiği olmasın diye…

Yaşadığım üzüntünün yanında her gün evladıma kavuşabilmek için çektiğim saatlerce yolu gözüm hiç görmemişti.

 

Babaların çocukların hayatındaki rolü tartışılmaz bir öneme sahip.

Ancak kadınların sezgisel yeteneğinin çocuklarının karşılaşabileceği fiziksel ve psikolojik tehlikeleri öngörebilmesini sağladığı da bir gerçek.

Anne olmayı tercih eden kadın, çocuğunun başına gelebilecek bu fiziksel ve psikolojik tehlikeleri bertaraf edebilmek için birçok sıkıntıyı göze alıyor, hatta göğsünü siper ediyor, canını ortaya koyuyor.

Bunun bilimsel nedenleri var elbette, gebelikte annenin yavruyla bağ kurmasını sağlayan hormonal değişimler, sonrasında annelik davranışını etkileyen nörobiyolojik mekanizmalar gibi..

Buraya kadar her şey hayatın doğal akışına, neslin devamı hedefine uygun.

Ancak bu döngünün “annelik” maskesi altında hırsa ve bencilliğe dönüştüğü zamanlara hem yakından hem de sosyal medyadan aşinayız.

 

Özel olarak ilgilenilen çocuklar ve en özel anneler

 

Bu hırs, bencilik ve gözü dönmüşlükle ilk kez kızım bir ilkokul öğrencisiyken, onun yıl sonu okul etkinliğinde karşılaşmıştım.

Kızımın alçıdaki kırık ayağına defalarca tekme atan bir sınıf arkadaşını annesi uyarmaya bile gerek görmemişti.

Çocuğumun acı çekmesine dayanamayıp ben devreye girince o veli de kendini haklı çıkarmak için kavga çıkarmış ve aynı davranış kalıbını kullanan sınıftaki tüm anneleri örgütlemeye kalkışmıştı.

 

Bunun ardında birçok neden olabilir,

Müteahhitlikle uğraşan ve üst gelir gelir grubundan bir ailenin biricik erkek çocuğuna “sorumluluk duygusundan uzak” bir yaşam tarzı sunmak istemesi,

Bazı kadınların, şu koskoca evrende tek doğum yapan canlının ve en özel annenin kendisi olduğu sanrısı ile hareket etmesi gibi…

 

Annelik koruyucu kalkanı altında parasıyla, gücüyle, çevresiyle ve etkisiyle çocuğunu kayırmak, sorumluluktan kaçırmak isteyen, diğer tüm canlıların da bir annesi olduğunu unutmuş kadınlar aramızdalar.

 

Şu dünyadaki en özel ve önemli çocuğu kendisinin doğurduğunu düşünenlerden biri de Eylem Tok.

Henüz 17 yaşındaki ve doğal olarak ehliyetsiz oğlunun lüks bir arabanın sürücü koltuğundayken öldürdüğü Oğuz Murat Aci’nin cesedi soğumadan “sorumluluk duygusu olmadan yetiştirilmiş çocuğunu koruyacak” planlarını yaptı.

 

Kendisine ve oğluna bahşedilmiş lüks yaşam olanaklarına sıkı sıkı sarılıp ardında bir cenaze ve yaralılar bırakıp ABD’ye kaçtı.

Kalsaydı ve yaptığı yanlışın bedelini ödemesini sağlasaydı belki oğlunu daha iyi korumuş olacaktı.

ABD’deki rahat hayatını anlatan ve sokaklarda gülerken çekilmiş fotoğrafları, videoları eşitlikten, adaletten yana olanları isyan ettirdi, vicdanlarını sızlattı.

Çünkü bu dünyadaki herkes bir annenin evladıydı…

Eylem Tok’un oğlunun sebep olduğu kazada ölen Oğuz Murat Aci’nin de onun ardında bıraktığı evlatlarının da anneleri vardı.

 

Eylem Tok ve oğlu milyonlarca insanın nefretini kazandı.

Çocuğunu korumak bir yana onu toplumsal açıdan unutulmayacak bir utançla karşı karşıya bıraktı.

Eğitiminden yaşam konforuna kadar oğluna sunduklarıyla anneliğin nasıl yapılmaması gerektiği konusunda okullarda ders niteliğinde okutulacak bir örnek oldu.

 

Bu örnekten gücüne, etkisine, parasına güvenen “biricik oğulların biricik annelerinin” çıkarabileceği en önemli ders ise “dijital gözetim” çağında artık hiçbir suçun en azından toplumsal düzeyde cezasız kalmayacağı…

Herkesin herkesi gözetleyebileceği bu dönemde özel olarak ilgilenilmiş çocuklar ve anneleri kaza yaparken, yaptıktan sonra, kaçarken, kaçtıktan sonra gezerken cep telefonu, havaalanı, restoran kameralarına yakalanabilir.

Geleneksel medya ve sosyal medyanın servis ettiği kamera görüntüleri de kamu vicdanını harekete geçirebilir.

Ayrıcalıklı olduğuna inananların şansı ise o görüntülerle paramparça olabilir.

En pahalı markalardan giyinmeye alışmış bir anne turuncu hapishane tulumlarıyla kendini hakim önünde bulabilir.

Tek derdi ailesini geçindirebilmek olan genç bir adamı yaşamdan koparan ve buna rağmen dünyanın en pahalı okullarında eğitim almaya hazırlanan oğlu da ABD’deki bir hapishanede tuvalet temizlemek zorunda kalabilir.

 

 

Son olarak…

 

Yaşasın sadece doğurduklarına değil, doğurmadıklarına da annelik yapabilen, hiç doğurmasa da bir çocuk, bir can, bir umut büyüten tüm kadınlar…

 

Çünkü güzel ve adaletli bir dünya ancak o kadınlarla mümkün olabilir.

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
GÜNCEL TÜRKİYE POLİTİKA EKONOMİ YEREL YÖNETİMLER ASAYİŞ YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ SAĞLIK KÜLTÜR SANAT MAGAZİN SPOR RÖPORTAJLAR GENEL
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Hakkımızda
Copyright © 2024 Egeli Gazete