CEMRE YUVARLAK/EGELİ GAZETE- Artan sıcaklık ve iklim krizi tüm dünyayı etkilerken Türkiye'nin en sıcak kentlerinden biri olan İzmir'in barajlarında ciddi oranda su kaybı yaşanıyor. Su kayıpları kent için büyük tehlike sinyalleri oluşturuyor. İzmir’in su ihtiyacının yüzde 70’ini karşılayan Tahtalı Barajı'nda bir yılda neredeyse yüzde 40 oranında su buhar oldu. Tahtalı Barajı'ndaki su miktarı çok büyük sıkıntıların yaşandığı 2008 yılının şubat ayı seviyelerine düştü.
İstastikler vahim tabloyu gözler önüne sererken Çevre Mühendisleri Odası İzmir şubesi (ÇMO) Yönetim Kurulu konuyla Egeli Gazete’ye önemli açıklamalar yaptı. ÇMO, su krizinin hem insan kaynaklı hem de meteorolojik nedenlerle meydana geldiği belirterek konuyla ilgili acil eylem planının oluşturulması gerektiği vurguladı. İzmir’in su kaynaklarının korunması ve etkin bir şekilde yönetilebilmesi için kamu ve özel sektörden paydaşların sorumluluk alarak katılım sağlayacağı acil eylem planlarının hazırlanması ve hayata geçirilmesi gerektiğinin altı çizildi.
NÜFUS ARTIŞI SU İHTİYACINI ARTTIRIYOR
Bir yılda oluşan ciddi su kaybını değerlendiren ÇMO, şu bilgileri verdi: "Sıcaklıkların artmasıyla buharlaşma oranları yükselirken, yağış miktarlarının azalması su kaybını daha da artırmaktadır. Bunun yanı sıra, tarım ve şehirleşme ile artan su talepleri, barajların doluluk oranını olumsuz etkileyen başlıca etmenler arasında yer almaktadır. Nüfus artışı, su kaynaklarına olan talebi doğal olarak artırmaktadır. İzmir gibi büyük şehirlerde nüfusun artması, hem içme suyu hem de endüstriyel ve tarımsal su ihtiyaçlarının artmasına neden olmaktadır. Bu durum, mevcut su kaynaklarının üzerindeki baskıyı artırmakta ve barajlardaki su seviyelerinin hızla düşmesine yol açmaktadır. Ayrıca, artan nüfusla birlikte kentleşme ve tarım alanları genişlemekte, bu da yeraltı su kaynaklarının daha fazla kullanılmasına ve barajların daha hızlı tükenmesine neden olmaktadır"
YAĞIŞ REJİMLERİNİN DEĞİŞMESİ SU KITLIĞINA YOL AÇIYOR
İzmir'deki yağış rejimini değerlendiren ve İzmir'deki yağış rejiminin değiştirğini ifade eden ÇMO, "Yağış rejimlerinin aralıklı ve orta şiddetli gerçekleşmesindense, nadir ve çok şiddetli hale gelmesi, yağış sularının yer altı su kaynaklarını beslemek yerine hızla yüzey akışına geçerek bölgesel sellere neden olmak ile birlikte tatlı su kaynağının tuzlu deniz suyuna karışmasına yol açmaktadır. Bu durum, barajlardaki su seviyelerinin azalmasına doğrudan etki ederken, temiz su kaynaklarına erişimi zorlaştırarak su kıtlığını daha da derinleştirmektedir. İçme suyu kaynaklarının azalması, su temini ve hijyen koşullarını zorlaştırabilir, bu da halk sağlığını tehdit eder. Suyun buharlaşma ile azalması, sularda var olan kirleticilerin daha yoğun hale gelmesine ve normal seviyelerinde insan ve çevre sağlığı problemleri yaratmayan kirleticilerin risk yaratan seviyelere ulaşmasını tetikleyebilir" ifadelerine yer verdi.
ACİL EYLEM PLANI HAZIRLANIP HAYATA GEÇİRİLMELİ
Suyun korunması ve gerekli önlemlerin alınmasına vurgu yapan ÇMO acil eylem planı oluşturulması ve hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi için su tasarrufu ve verimliliğinin artırılması gerekmektiğine dikkat çeken ÇMO, " Tarımsal sulamada modern sulama tekniklerine geçiş, su kayıplarını azaltacak önemli bir adımdır. Tarım sektöründen sonra suyu en çok tüketen ikinci sektör olan sanayide su kullanımının doğru yönetilmesi, sektörel planlamalarda su ihtiyacının değerlendirilmesi, denetlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, yağmur suyu hasadı ve gri su geri dönüşümü gibi alternatif su kaynaklarının kullanımı teşvik edilmelidir. Su yönetimi konusunda yerel yönetimlerin ve halkın bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. İzmir’in su kaynaklarının korunması ve etkin bir şekilde yönetilebilmesi için kamu ve özel sektörden paydaşların sorumluluk alarak katılım sağlayacağı acil eylem planlarının hazırlanması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir" bilgisini verdi.
GÜNCEL
Sayfa başına git
